22 Ekim 2010 Cuma

CESUR YENİ DÜNYA


Cesur Yeni Dünya (Roman)
Aldous Huxley
Çeviren: Ender Gürol
Zigana Yayıncılık,
İstanbul, Aralık 2007
ISBN: 978-975-01700-2-7,
249 Sayfa,


Bugüne dair eleştirisi olanlar, ya da "başka bir dünya"yı düşleyenler kendi "ütopya"larını yazıyorlar. Bunu yapamayanlar da o düşleri okuyarak hem bugünü, hem de anlatılan "geleceği" tartışıyorlar.

Bir ütopyayı anlatan eserler kadar, bugüne dair olanları böyle bir düşsel dünyada anlatarak eleştiri getirenler de var kuşkusuz. "Anti-ütopya", ya da "karşı ütopya" bir tür olarak bu nedenle var.

Aslında Zamyatin'in "Biz" adlı karşı ütopya romanından esinlendiği söylenen bu romanı Huxley 1931 yılında yazmış. Huxley burada hem bir ütopyayı, hem bir karşı ütopyayı bir arada ortaya koyuyor. Bir anlamda "totaliter düzenlerin" insana ve insanlığa aykırılığı da ortaya konuluyor ve eleştiriliyor. Üstelik bu o andaki tek örnek üzerinden yapılıyor.

Huxley bir yandan da insana dair başka bir gerçekliğin tartışmasını yapıyor aslında. O da herşey istenildiği gibi gerçekleşir, barış dahil herşey sağlandıktan "sonra ne olacak" sorusu? Onun romanındaki son, bu sonranın tek ve net bir ifadesi olmasa da tartışılması gereken boyutlarından birisi.

Sizce "insanlar öyle bir dünyada, o koşullarda ne isteyecek, ne yapacak? Siz ne yapardınız?"

Sanatçılar toplumların önünde giderler, bazen de çok ilerileri düşünürler, düşlerler. Aslında bunlar da gelişmeye ışık tutan önemli noktalardır. Dolayısıyla onların bu düşlerin, şimdideki ve gündelik yaşamımızdaki izlerini bulmak, o sorunları irdelemek anlamlı ve önemlidir.

Zamyatin'in "Biz"ini okumadım, ama bu yıl içinde okuduğum Bogdanov'un "Kızıl Yıldız"ının bir anti tezi olduğu anlaşılan bu romandan esinlenilerek yazılmış "Cesur Yeni Dünya"yı sevdim. Üzerinde çok konuşulması, tartışılması gereken bir kitap bence.
Eş zamanlı olarak hem İthaki Yayınevi'nin hem de benim okuduğum Zigana Yayınları'nın bastığı kitabı bulup okumanızı öneriyorum.

22.10.2010 / (910/37)

Kitabın yayınevindeki sayfası:
http://www.ziganayayincilik.com/item_detail.aspx?id=8&type=self&anakategori=0&altkategori=0&lang=tr

Wikipedi'deki bilgiler:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Cesur_Yeni_Dünya

Kitapla ilgili bir değerlendirme yazısı:
http://mavimelek.com/cesur_yeni_dunya.htm

19 Ekim 2010 Salı

DAKTİLOYA ÇEKİLMİŞ ŞİİRLER


Daktiloya Çekilmiş Şiirler (Şiir)
Nilgün Marmara
Everest Yayınları,
İstanbul, Kasım 2006 (3. Baskı)
ISBN: 975-289-356-2,
171 Sayfa,


Ölümü okuyan, ölümü yazan ve sonunda da çok erken bir zamanda ölümü yaşayan bir insan Nilgün Marmara.
"Daktiloya çekilmiş şiirlerini" basılmadan önce kimler okudu, kimlerin haberi oldu bilmiyorum. Ama çok belli ki o bu şiirleri ölümü yaşarken yazmış.
Kendisi için değil ama "insanlık" için bir "imdat" çığlığı atmış bence. Ne yazık ki duyan olmamış. Ya da duyan olmuş ama onun bulduğu çözüme seçenek çözüm üretememiş.
29 yıllık kısa yaşamıyla bir "felsefe" sunmuş bize kitabın sonundaki şu dizeleriyle:
"... Çocukluğun kendini saf biçimde akışa bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte."

Ve ölümü anlattığı bir şiirden bir bölüm:

Zamanı azaldı artık, zorlanmış bedenimin,
Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi...
Aşk, bağ ve hiçbir utkuyu düşünmeden,
Kalıvermeliyim öyle kaskatı!

(Ocak 1982 / "Savrulan Beden")


Aslında "kaskatı kalanlar" geride kalanlar oldu herhalde...

19.10.2010 / (909/36)

16 Ekim 2010 Cumartesi

KÜTÜPHANEDEKİ BEDEN


Kütüphanedeki Beden (Deneme-İnceleme)
Iain Bamforth
Türkçesi: Begüm Kovulmaz
Agora Kitaplığı,
İstanbul, Nisan 2004
ISBN: 975-8829-21-1,
491(454) Sayfa,

Her hekimin, her sağlıkçının, başucu kitabı olması gereken kitaplardan birisi daha.
Yazarı bir hekim olarak çok önemli ve doğru bir iş yapmış. Hekimliği ve tıbbı, hem tarihsel gelişimi içindeki aşamaları, hem de bu aşamalara denk gelen hekim ve onunla hizmet ilişkisi kuran insanları anlatmış. Sonuçta bir tıbbın "eleştirel" tarihi çıkmış.
Aslında yazarın bu kitapta kendine ait bölümleri, yalnızca kitabın giriş kısmında yer alan 35 sayfalık sunuştan ibaret. Yazar, kitabın kalan 454 sayfasında aralarında "hekim-yazar"larin da bulunduğu 53 yazarın tıp ve hekimlikle ilgili eserlerinden bir derleme yapmış.
Tabii ki her şeçim ve işaret de bir değerlendirme ve yorum olduğu için bu seçim ve dizilişi de onun "marifeti" olarak değerlendirmek gerekli.Sonuç olarak çok önemli bir kitap ortaya çıkmış.

Her hekim, ya da tıbbiyeye adım atan her öğrenci, her hafta bu yazılardan birisini okuyarak, tüm hekimliği boyunca, kaç yıl hekimlik yapıyorsa, bu kitabı o sayıda okumalı. Dahası orada "bölüm"leri verilen kitapları da okumalı. Hatta yalnızca okumamalı, aynı zamanda o bölümlerin aklına getirdiklerini ve kendi deneyimlerini yazmalı da.

Ben "Sachs'ın hastalığı"yla böyle bir işe soyunmuştum. Şimdi de aynı şey "Kütüphanedeki beden" için yapmayı planlıyorum. Okurken yazdığım notları çok yakında bu kitapla ilgili kuracağım blogda da izleyebilirsiniz. Hem hekimler, hem de hastalar için; ama daha çok da "sağlık hakkı" için...

Kitabın Yayınevindeki Sayfası:
http://www.agorakitapligi.com/katalog.php?kitap=28&katalog=5

Kitapla ilgili olarak oluşturduğum blog:
http://kutuphanedekibeden.blogspot.com/2010/10/giris.html

16.10.2010 / (908/35)

BİR DELİLER EVİNİN YALAN YANLIŞ ANLATILAN KISA TARİHİ


Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi (Roman)
Ayfer Tunç
Can Yayınları,
İstanbul, Şubat 2009
ISBN: 978-975-07-1024-7,
482 Sayfa,


Bir kaç yerdeki mantık hatasının varlığına karşın çok güzel bir roman.
Yalnızca romanda konu edilen Samsun Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin değil, onun çevresindeki ve romanda anlatılan karakterler üzerinde yaklaşık 150 yıllık bir dönemi kapsayan Türkiye'nin bir öznel, ama gerçek tarihi anlatılıyor.
Bir "roman" ama aslında çok sayıda küçük insan hikayesinin anlatıldığı bir "potburi".
Çok kolay okunması, birbiri ardına eklemlenen öykülerin insana "acaba şimdi ne olacak" dedirterek uyandırdığı merak, dilin akıcılığı, insanların ve olayların sanki bir gazete haberi gibi anlatıldığı dili bence kitabı okunur yapan özellikleri.
Edebiyat eleştirmenlerinin neler yazıp söylediklerini pek bilmiyorum. Ama bence "roman" gibi bir "roman".
Ayfer Tunç'un daha önce "İki yüzlü Cinsellik" adlı kitabını okumuştum. Bu bir araştırma kitabıydı. İlk kez bir edebi eserini okudum ve okurken büyük keyif aldım.
Çok satanlar safına giremedi sanırım, ama yine de "iyi kitap" okumak isteyenlerin okuması gerektiğini düşünüyorum.

Kitabın Yayınevindeki sayfası:
http://www.canyayinlari.com/BookDetails.aspx/BIR-DELILER-EVININ-YALAN-YANLIS-ANLATILAN-KISA-TARIHI_2592

Yazarın web sayfası: http://www.ayfertunc.com/indextr.html

Kitabın web sayfası:
http://www.birdelilerevininyalanyanlisanlatilankisatarihi.com/

16.20.2010 / (907/34)

9 Ekim 2010 Cumartesi

ÖYKÜLER - VOLTAIRE


Öyküler (Öykü)
Voltaire
Çev: Hasan Fehmi Nemli
Ayraç Yayınevi,
Ankara , Aralık 2002
ISBN: 975-8087-58-4,
163 Sayfa,


Aydınlanmanın ünlü filozofu Voltaire ilginç ve hareketli yaşamı boyunca verdiği çok sayıda eser arasında "naif" sayılabilecek yapıtlar da ortaya koymuş. Her biri bir "masal" gibi anlatılan ama aslında içinde insana dair önemli bir konunun hatta "mesele"nin felsefi olarak tartışıldığı metinler bunlar.

Kitaptaki en uzun öykü "Zadig" zamansal ve mekansal bir uzaklaştırma ile günün olgularını "Babil"e ve çevresine taşıyarak ele alıyor. "Mikromegas" bir anti-ütopya zemininde insanlığı, bilimi ve inancı, "Cosi-Sancta" ahlaki doğruları yaşamın gerçekliği ve gereksinimleri çerçevesinde tarışıyor. Son öykü "Eflatun'un Düşü" ise dünyanın bütününe ve gidişe dair bir olumlamayı düşsel bir gerçeklikle ifade ediyor.

Voltaire başta olmak üzere aydınlanmanın tüm filozof ve yazarlarının tüm kitapları bu coğrafyada konuşulan tüm dillere çevrilip yayınlanmadıkça, ben gerçek bir aydınlanma ve modernleşmenin olacağını düşünmüyorum. Gelişimin ve ilerlemenin bence alfabesi onlar. Tabii oraya takılıp kalmadan, onu bir basamak ve bilgi olarak ondan yararlanarak yapıldığı sürece.

Bu yapıtların çoğu "metod"u ortaya koyuyorlar ve çok yönlü, çok boyutlu ve çok bağlamlı düşünmeyi öğretmeye ve alıştırmaya çalışıyorlar.

Mustafa Sütlaş

09.10.2010 / (906/33)

Kitabı yayınlayan Yayınaevine buradan ulaşabilirsiniz.

8 Ekim 2010 Cuma

GÜLÜNESİ AŞKLAR


Gülünesi Aşklar (Öyküler)
Milan Kundera
Çeviren: Serdar Rıfat Kırkoğlu
Ayrıntı Yayınları,2
İstanbul, Nisan 1988
ISBN:-,
191 Sayfa,


Üzerine çok şeyler yazılmış söylenmiş bir yazar olan Kundera'nın yayınlandığı dönemde özellikle Türkiye'de çok tartışılan, cinsellik, din, sosyalizm, siyasi sistem ve insan ilişkilerini ortaya koyduğu bir kitap.
Kundera alanı sinema olan bir akademisyen. En çok bilinen ve sinemaya da uyarlanan romanı "Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği"nde olduğu gibi, bu öykülerinde de okuyucuya sanki bir film izlettiriyor gibi davranmış. G
örüntü (sekans)ların arasında parantez içinde verilen açıklamalar, çoğu zaman diyaloglarla süren olay anlatımı, yüksek görsel ayrıntı bu izlenimi kuvvetlendiren unsurlar.
Kanımca kitapta yer alan yedi öykünün hemen her birinden bir "sinema filmi" yapılabilir.

Ama asıl üzerinde düşünülmesi gereken nokta, insanın cinselliği ve inancının doğallığının ortaya koyulması ve buna yönelik müdahale ve yaptırımların anlamsızlığının gösterilmesi.

Benim için yine gecikmiş bir okumaydı ama okurken keyif aldım.
Eğer okursanız aynı duyguyu paylaşacağınıza eminim.

Mustafa Sütlaş

(Bu kitabın Can Yayınları tarafından yayınlanan baskısına buradan ulaşabilirsiniz.)

Ayrıca kitabı buradan da okuyabilirsiniz.

08.10.2010 / (905/32)